Sırat-ı Müstakim (Ayrıntılı Bilgi www.efgan.net)
  Tanışmaları
 
Eşref Edip, Türkistan kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1882’de bugün Yunanistan sınırları arasında kalan Serez’de doğdu. İbtidai ve Rüştiye tahsilini(ilk ve ortaokul) burada bitirdi. Aynı yıllarda hıfzını tamamlayarak hafız oldu. Lise öğrenimini de burada tamamlayan Eşref Edib, bir yandan da İslâmi ilimler tahsil etti. Serez müftüsü Ümaduddin(İsamüddin) Efendi’den Arapça öğrendi. Liseyi bitirince bir yıl kadar Mahkeme-i Şeriyye'de kâtip olarak çalıştı
 
 
1902’de İstanbul’a geldi. Hukuk Fakültesi giriş imtihanını başararak yüksek öğrenimine başladı. Mekteb-i Hukuk'a devam ederken Atik Ali Paşa Camii’nde Konyalı Müderris Ref’i Efendi’nin derslerini takip etti. İlim, kültür, sanat çevreleriyle tanıştı. Oralardaki sohbet halkalarına katılarak kendini her anlamda yetiştirmeye çalıştı.
 
 
Bu iki dost arasındaki tanışma, 1908 Meşrutiyetinden kısa bir süre önce gerçekleşir. Eşref Edip, Âkif’i ilk önce şiirlerinden tanır. Hatta bunları ilk olarak Bosnalı Ali Şevki Efendi’nin defterlerinden okumuştur. Yüz yüze tanışmaları da yine Ali Şevki Efendi’nin evinde olur. Eşref Edip, Âkif’le ilgili kitabında bu tanışma olayını şöyle anlatır:” Mehmed Âkif’le yarım asır evvel, Fâtih’te Bosnalı Ali Şevki Efendi’nin evinde tanıştık. Ali Şevki Efendi’nin zengin bir kütüphanesi vardı. Kıymetli eserler toplamıştı. Basılmayan, basılması câiz olmayan eserleri, şiirleri hep onda bulabilirdiniz. İnci sıralar gibi, müteaddit defterlere bunları yazmıştı. Onun kütüphanesinden çok istifade ediyorduk. Üstad’ın şiirlerini ilk defa onun defterlerinden okumuştum. Bir “İhya Gecesi” Üstad’a orada rast geldim. Ali Şevki Efendi bizi tanıştırdı. Çok memnun oldum. Hemen kalkıp elini öptüm. Çok iltifat gösterdi.”
 
 
Eşref Edip, bu tanışmadan büyük bir memnuniyet duyar. Hatta bunun sebebini kendince merak eder. “O gece ruhumun duyduğu heyecanı hiç unutamam. Bu nedendi? Şiirlerinin füsünkar tesiri mi?” Eşref Edip daha sonra şöyle bir soru sorar kendine:” Uzun seneler matbuat hayatında beraber çalışacağımız üstadla görüşmekten mütevellit bir hissi kablel vuku mu?”
 
 
Edip, bu sorusunda gayet haklıdır. Zira, bu tanışmadan kısa bir zaman sonra meşrutiyet ilan edilecek ve Sırat-ı Müstakim bu olaydan hemen sonra yayın hayatına başlayacak, Eşref Edip’le Mehmet Âkif’in yol arkadaşlıkları bu dergideki birliktelikleriyle başlamış olacak ve yaklaşık otuz yıl sürecek kadim bir dostluğun, fikir, kalem ve mücadele arkadaşlığının temelleri işte bu tanışma ile atılmış olacaktır.
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol