Sırat-ı Müstakim (Ayrıntılı Bilgi www.efgan.net)
  Eşraf Edip, bu daveti şöyle anlatır:
 
 
“Bir gün Âkif’le Sebilürreşad’ın idarehanesinde konuşuyorken merhum Ali Şükrü geldi.
 
—Haydi hazırlanın gidiyoruz dedi.
 
—Nereye dedik.
 
—Ankara’ya. Oradan sizi çağırıyorlar. Paşa sizi istiyor. Sebilürreşad’ın Ankara’da neşredilmesini istiyor. Sebilürreşad’ın Ankara’da neşrolunması Milli harekâtın manevi cephesini güçlendirecektir.”
 
 
Eşref Edip’le Âkif’in ikinci yolculukları bu defa Ankara istikametinde fakat ayrı ayrı gerçekleşir. Eşref Edip’in kitabında bu seyahatin detayları şöyle anlatılır:
 
 
“Anadolu Harekat-ı Milliyesi genişleyerek Ankara’da toplanmaya başlayınca üstad:
 
—Artık burada duracak zaman değildir, gidip çalışmak lazım. Bizim tarafımızdan halkı tenvire ihtiyaç varmış. Çağırıyorlar. Mutlaka gitmeliyiz. Ben yarın Ankara’ya hareket ediyorum. Hiç kimsenin haberi olmasın. Sen de idarehanenin işlerini derle, topla, Sebilürreşad klişesini al. Arkamdan gel. Meşihattakilerle de temas et, Harekat-ı Milliye aleyhinde bir halt etmesinler.”
 
 
Yola önce Âkif çıkar. Bu durum öğrenilip Sebilürreşad ve Eşref Edip üzerindeki baskıları artırınca o da Sebilürreşad’ın klişesini alarak Karadeniz üzerinden İnebolu’ya, oradan Kastamonu’ya gelir.(15 Temmuz 1920)
 
 
Eşref Edip, Kastamonu’da halkı Milli Mücadele lehinde örgütleme işine girişir. Muhtelif mahfillerde bu minval üzere konuşmalar yapar. Müdafayı Hukuk cemiyeti adına beyannameler hazırlar. Bu beyannameler Kastamonu ve havalisine dağıtılır. Yine Validen izin alarak halktan bir ordu hazırlama teşebbüsünde bulunur. Fakat onun bu çalışmaları vali tarafından Ankara’ya muhalif bir hareket olarak yansıtılır ve Kastamonu havalisi Kumandanlığı’na getirilen Muhittin Paşa da göreve başladığı gün Eşref Edip, Sinop’a sürülür.
 
 
Olaydan haberdar olan Mehmet Âkif, hemen dönemin Dâhiliye Vekili (İç İşleri Bakanı) Adnan Bey’e (Adıvar) giderek, meselenin esasını anlatır ve Eşref Edib’in serbest bırakılmasını sağlar. Ardından da Meclis Başkanlığı’na müracaat ederek, Kastamonu’ya gitmek için izin ister. Meclis zabıtlarında Mehmet Âkif’in “propaganda” amacıyla Kastamonu’ya gönderildiği bilgisi yer almaktadır. 7 Ekim 1920’de Meclis Başkanı, Mehmet Âkif’in bir buçuk ay izinli sayılmasını öngören divan kararını onaylamış, meclis de bu kararı kabul etmiştir. 19 Ekim 1920 günü Kastamonu’ya gelen Mehmet Âkif, Müdafaa-i Hukuk ve Gençler Mahfili üyeleri tarafından karşılanmıştır.
 
 
Böylece iki dostun yolları bir daha kesişir. Hiç vakit kaybetmeden Sebilürreşad’ın Kastamonu’da çıkacak ilk sayısının hazırlıklarına girişirler. Kastamonu’da çıkan Açıksöz gazetesi, bu durumu şöyle haberleştirir:
 
 
“Sebilürreşad ceride-i İslâmiyesi Kastamonumuzun şerefine ilk nüshasını şehrimizde neşredecektir. Bütün İslâm aleminde pek büyük bie tesiri diniyesi olan muhterem risale, baş muharriri Mehmed Âkif ve müdürü Eşref edip Beylerin şehrimizde kaldıkları müddetçe mücahedelerine devam edeceklerini memnuniyetle haber aldık. Büyük ve her müslümanca muhterem olan risalenin temadi neşrini temenni ederiz.”
 
 
Bu haberden iki gün sonra 28 Kasım 1920’de Sebilürreşad’ın ilk sayısı şu duyuru ile çıkar:
 
 
“ Sebilürreşad’ın İstanbul’da intişarına imkân kalmadı. Onun için inayeti Hak’la risalemizi bugünden itibaren Anadolu’da neşretmeye başlıyoruz. Kastamonu’da bulunduğumuz müddetçe Sebilüreşad burada intişar edecektir.”
 
 
Dergi, Kastamonu’da üç sayı çıkar. (464-465-466. sayılar (25 Kasım 1920-13 Aralık 1920) Mehmet Âkif, dergide bir taraftan yazı ve şiirler yayımlarken bir taraftan da Kastamonu ve civarında da vaazlar vermektedir. Bunlardan en ünlüsü Sevr anlaşması aleyhinde Kastamonu’da verdiği vaazdır. Eşref Edip, yine Âkif’in vaazlarını yazıya geçirmekte ve bunları dergide yayımlamaktadır. Kendisi bu durumu “Üsdadın bu hitabeleri aynen not edilerek Sebilürreşad sahifelerine dercedildi.’ Cümlesiyle belirtir.
 
 
Eşref Edib’in bir önemli hizmeti de Âkif’in yazı ve şiirleriyle birlikte konuşma metinlerini de risale ve kitap haline getirerek bastırıp cephelere, köylere varıncaya kadar her köşeye ulaştırmasıdır. Nitekim 19 Kasım 1920 Cuma günü Kastamonu Nasrullah Camii’nde verdiği vaazının özeti de, Sebilürreşad’ın Kastamonu’da basılan 464 sayılı nüshasında yayınlanmış, bu sayı on binlerce basılarak Anadolu’nun bütün illeri ile sancak ve kazalarındaki valilere, mutasarrıflara, kaymakamlara ve müftülere gönderilmiştir. Bu yayınlar, Anadolu halkı ve askerler üzerinde çok tesirli olmuş, Milli Mücadele’nin manevi yönü işte bu yayınlarla güçlendirilmiştir.
 
 
Bu çalışmalar, Ankara tarafından da yakından izlenmiş ve takdir edilmiştir. Eşref Edip’in naklettiğine göre Mehmet Âkif Ankara’ya geldikten kısa bir süre sonra Mustafa Kemal ile Ankara tren istasyonunda görüşmüştür. Bu görüşme sırasında Mehmet Âkif’in, İstanbul’daki Milli Mücadele ile ilgili çalışmalarını takdirle takip ettiğini kaydeden Mustafa Kemal; “Kastamonu’daki vatanperverane çalışmalarınızdan çok memnun oldum. Sevr Antlaşması’nın memleket için ne feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürreşad kadar hiç bir gazete memlekete anlatamadı. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşad’ın büyük hizmeti oldu. Her ikinize de özellikle teşekkür ederim.” demiştir.
 
 
Yine Eşref Edip Ankara’ya geldiğine M. Kemal Paşa aynı şekilde onu da İstanbul ve Kastamonu’da Milli Mücadele lehinde yaptığı çalışmalardan dolayı tebrik eder ve Kastamonu’daki tutuklanma meselesinden duyduğu üzüntüyü bildirir.
 
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol